AŞK NEDİR?
AŞK ÜZERİNE SÖYLEŞİLER
“Aşk, gerçekliğin ilk ışıklarında yok olacak bir sistir.” diyor şair Bukowski.
Aşk nedir? Kimileri gerçek aşkın, asla bitmeyeceğini savunurken; kimileri geçici bir duygu olduğunu söyler durur. Kimileri, sonsuz aşkın peşinde koşarken; kimileri, evliliğin aşkı öldürdüğünden dem vurur.
Peki nedir bu aşk? Fani midir, ebedi mi?
Aşk, öyle derin bir duygu ki nice şairler, yazarlar hatta bilim adamları üzerine düşünmüş fakat ortak bir tanım bulamamışlardır. Bu derin duyguya herkes kendi yaşantılarından farklı bir yorum getirmiştir.
İşte ünlü yazarlardan aşkın renkli tanımları:
Aşk, bir görme bozukluğudur, maşukun sadece olumlu özelliklerini görmeyi sağlar.
Aşk, iki insanın bilinçlerini birleştirme çabasıdır. Boşuna bir çaba, çünkü insan kendi bilincine mahkumdur. (Sartre)
Aşk, ovaları kaplamış olan çok büyük ordulara benzer. Daha dün bütün görkemiyle orada dururken bugün bakarız, yerinde yeller eser. (Montherlant)
Aşk dediğimiz şey, arzulanan bir varlıkta bulacağımız tada susamaktan başka bir şey değildir. (Montaigne)
AŞKIN BİLİMSEL AÇIKLAMASI
Profesör Dr. Stephanie Ortigue yaptığı araştırmalarda bize şunları gösterdi:
Beyin ve kalp birbirleriyle koordine olarak çalışıyor. Beyinde aktive olan bölge kalbi, kalbin hızlanması ise beyni etkiliyor ve kompleks bir döngüye giriliyor.
Aşık olmak saniyenin beşte birinde gerçekleşiyor ve beynin aynı anda 12 bölgesini uyarıyor.
Bu uyarılma sonucunda vücutta dopamin, oksitosin , adrenalin ve vasopressin gibi hormanlar salgılanıyor. Bu da insan vücudunda mutluluk, heyecan gibi duyguları uyandırarak insanı, iyi bir ruh haline bürüyor.
Aşk duygusunun alevlenmesiyle salgılanan dopamin, oksitosin gibi hormonlar insan vücudu için oldukça yararlı oluyor. Bir aşkın bitmesi de bu yüzden depresyon gibi olumsuz ruh hallerine sebep olabilir.
Aşkın Psikolojik Boyutları
Aşk, insanlar arasındaki en güçlü ve karmaşık duygusal deneyimlerden biridir. Bu yoğun duygu, bireylerin psikolojik durumlarını, düşünce yapısını ve davranışlarını derinlemesine etkiler. Aşkın psikolojik boyutları, bu duyguya eşlik eden çeşitli zihinsel ve duygusal süreçleri anlamaya yardımcı olur.
- Bağlanma ve Güven Duygusu: Aşk, bireyler arasında güçlü bir bağlanma duygusu yaratır. Bu bağlanma, güven duygusunu pekiştirir ve bireylerin kendilerini daha güvende hissetmelerine olanak tanır. Bağlanma kuramına göre, aşk, insanların erken çocukluk döneminde geliştirdikleri bağlanma stillerini yeniden yaşadıkları bir süreçtir. Bu bağlamda, güvenli bir bağlanma stili geliştiren bireyler, romantik ilişkilerinde de daha sağlıklı ve tatmin edici bir bağlanma deneyimi yaşarlar.
- Mutluluk ve Tatmin: Aşk, bireylerde mutluluk ve tatmin duygularını artıran bir psikolojik durumdur. Sevilen biriyle yakın ilişki içinde olmak, beyinde dopamin, serotonin ve oksitosin gibi mutluluk hormonlarının salgılanmasını teşvik eder. Bu kimyasallar, bireylerde olumlu duyguların artmasına ve genel yaşam tatmininin yükselmesine yol açar. Aşkın bu pozitif etkisi, bireylerin stresle daha iyi başa çıkmalarına ve zorlukları daha kolay aşmalarına yardımcı olabilir.
- Kıskançlık ve Sahiplenme: Aşk, bazen kıskançlık ve sahiplenme duygularını da beraberinde getirebilir. Bu duygular, sevilen kişinin kaybı ya da ilişkinin sona erme ihtimaline karşı bir tepki olarak ortaya çıkar. Kıskançlık, bireylerin özgüvenlerini ve ilişkideki güvenlerini zedeleyebilir. Ancak, bu duyguların farkında olmak ve sağlıklı bir şekilde yönetmek, ilişkinin dengeli bir şekilde sürdürülmesine katkıda bulunabilir.
- Tutku ve Yoğun Duygular: Aşk, genellikle tutku dolu ve yoğun duygularla karakterize edilir. Bu tutku, fiziksel çekim, romantik arzu ve duygusal yakınlık gibi unsurları içerir. Tutkulu aşk, bireylerin enerjilerini artırabilir ve onları motive edebilir, ancak aynı zamanda ilişkide aşırı bağımlılık ve kontrol arayışına da yol açabilir. Bu tür duygusal yoğunluk, ilişkide iniş çıkışlara neden olabilir.
- Fedakarlık ve Empati: Aşk, bireylerde fedakarlık ve empati duygularını güçlendirir. Sevilen kişi için fedakarlıkta bulunma isteği, ilişkinin derinliğini ve önemini gösterir. Empati, partnerin duygusal durumunu anlama ve ona destek olma kapasitesini artırır. Bu özellikler, ilişkinin sürdürülebilirliğini ve her iki tarafın da duygusal doyumunu artırır.
- Bağımlılık ve Saplantı: Aşk, bazı durumlarda bağımlılık ve saplantılı davranışlara yol açabilir. Aşkın yoğun duygusal deneyimi, bireylerin partnerlerine aşırı derecede bağımlı hale gelmelerine ve onları sürekli düşünmelerine neden olabilir. Bu durum, bireyin kendi kimliğini ve bağımsızlığını kaybetmesine yol açabilir. Aşkın bu boyutu, psikolojik sağlık açısından riskler taşıyabilir ve ilişkinin dengesini bozabilir.
- Kendini Gerçekleştirme ve Gelişim: Aşk, bireylerin kendilerini daha iyi tanımalarına ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunabilir. Sevilen kişiyle kurulan derin bağ, bireylerin zayıf yönlerini keşfetmelerine ve bu yönleriyle yüzleşmelerine olanak tanır. Aynı zamanda, partnerin desteği ve sevgisi, bireyin kendine olan güvenini artırabilir ve kendini gerçekleştirme sürecini hızlandırabilir.
Aşkın psikolojik boyutları, bireylerin duygusal deneyimlerini şekillendiren karmaşık ve çok yönlü süreçleri içerir. Bu süreçlerin farkında olmak, aşkın hem olumlu hem de olumsuz etkileriyle başa çıkmada önemli bir avantaj sağlar.
EN DOĞAL AĞRI KESİCİ: AŞK
Tanford Üniversitesi Tıp Fakültesi Ağrı Merkezi’nde gönüllü 8 kadın, 7 erkek üzerinde yapılan bir araştırmada aşkın en güçlü ağrı kesici olduğu ispatlandı!
Gönüllülere ağrı verilecek bir düzenek oluşturuldu ve tüm gönüllülere ağrı verildi. Bir kısmına aşık oldukları kişinin fotoğrafı gösterilirken bir kısmına gösterilmedi. Bu esnada katılımcıların beyni FMRI ile görüntülendi. Sonuç olarak fotoğraf gösterilen katılımcıların ağrıya dayanıklı olduğu gözlemlenirken fotoğraf gösterilmeyen katılımcıların ağrıya çok kısa sürede tepki verdiği gözlemlendi.
AŞK ÜÇGENİ KURAMI
Sternberg’e ait olan bu teori aşkın üç bileşeninin olduğunu söyler. Bunlar:
- Yakınlık
- Tutku
- Bağlılık
Bu maddelerden yakınlık, aşk için samimiyeti, sevecenliği temsil etmekteyken, tutku; çekiciliği, cinselliği ve şehveti temsil eder. Bağlılık ise tam anlamıyla güveni, sadakati ve sorumluluk almayı sembolize eder. Bu üç bileşenle aşk, kusursuz olur.
AŞKIN BAĞLANMA KURAMI
Kaçınmacı Bağlanma: Ayrılış anında sakin, buluşma anında ise reddedici bir tutum sergilenir.
Kaygılı Bağlanma: Bu bağlanma türünde ise birey, partnerinden uzakta da olsa yakında da olsa sürekli endişelidir. Sürekli terk edileceğinden korkar ve ayrılık anksiyetesi ön plandadır.
Güvenli Bağlanma: En sağlıklı bağlanma türüdür. Birey, sevdiğini ve sevildiğini bilir. Gerekli ilgiyi gösterir ve gereksiz endişelere kapılmaz. Mutlu ve sağlıklı bir ilişkinin sahip olduğu bağlanma türüdür.
Bu bağlanma kuramının oluşumundaki en büyük etken bebeklik döneminde anneyle kurulan ilişkidir. Annenin bebeğe olan tutumuna göre bebek, anneye kaçıngan, kaygılı ya da güvenli bağlanır. Ve bu bağlanma türü, bebek bir birey olduğunda da partnerine karşı otomatikman sağlanır.
Birçok insan aşk ve sevginin üzerine düşünmüş, hatta düşünmekle kalmayıp belki de deneyimlemişlerdir. Fakat onlara ‘aşk ve sevgi nedir, birbirinden farkları nelerdir diye bir soru yöneltsek bu kitlenin büyük bir kısmı bu soruya cevap veremeyecektir. Peki aşk nedir, sevgi nedir, farkları nelerdir?
AŞK VE SEVGİNİN FARKI
Aşkta, duygulanım ve coşku söz konusudur. Sevgi ise daha durgun bir duygu durumudur.
Vuslat aşkı öldürür, fanidir (alanın uzmanları tarafından aşkın evlilikten sonra maksimum 2 yıl sonra bittiği kanıtlanmıştır.) Sevgi ebedidir. Aşk öldükten sonra yerini sevgiye bırakır.
Aşk bencilliktir, aşık hep kendisinin ne kadar aşık olduğundan dem vurur. Fakat sevgi fedakarlık ve diğerkamlık gerektirir.
Aşk, ilk görüşte ya da kısa bir sürede doğabilir fakat sevgi emek ister.
Aşk, karşıdaki kişinin kusurlarını görmezken, sevgi, karşıdaki kişiyi kusurlarına rağmen sevdirir.
MASUMİ’YE GÖRE SEVGİNİN 3 HALİ
- Eğer Sevgisi: Eğer … yaparsan seni severim.
- Çünkü Sevgisi: Seni seviyorum çünkü …. (güzelsin vb)
- E rağmen: Seni…. –e rağmen seviyorum.
Der ve sevginin olması gereken hali –e rağmen sevgisidir. Çünkü karşılıksız, menfaatsiz, masum ve her koşulda olan sevgidir.
OKURKEN AŞKI YAŞAYACAĞINIZ 10 KİTAP
- Aşk ve Gurur (Jane Austen)
- Genç Werther’in Acıları (Goethe)
- Vadideki Zambak (Balzac)
- Anna Karenina (Tolstoy)
- Beyaz Geceler (Dostoyevski)
- Madam Bovary (Flaubert)
- Kürk Mantolu Madonna (Sabahattin Ali)
- Eylül (Mehmet Rauf) Eser aynı zamanda Türk Edebiyatında ilk psikolojik roman özelliği taşımaktadır.
- Huzur (Ahmet Hamdi Tanpınar)
- Dudaktan Kalbe (Reşat Nuri Güntekin)
5 AŞK FİLMİ TAVSİYESİ
- Titanic
- Sil Baştan
- Rüzgar Gibi Geçti
- Prenses Gelin
- The Notebook
Yazar: Ahsen Şeyda BULUT