Tükenmişlik Sendromuna Yakalandığını Düşünenler Buraya !
Tükenmişlik Sendromu Nedir?
Tükenmişlik Sendromu Nedir? Stres ve anksiyete gibi tükenmişlik sendromu da her ne kadar günümüze özgü rahatsızlıklardan biri olarak kabul edilse de geçmişte de fazlasıyla yaygın bir durumdur. Ancak tükenmişlik sendromunun günümüzle özdeşleşmesine yol açan, çalışma yaşamındaki hizmet sektörünün karakteristik özelliklerinden başlıca haline dönüşen stres temelli rahatsızlıkların bir sonucu olarak ortaya çıkmasıdır. Tükenmişlik sendromu tıbbi olarak kabul gören bir tanı değildir. Psikolog Herbert Freudenberger tarafından 70’lerde ortaya atılan tükenmişlik sendromu kavramı, bireyde ağır fiziksel, zihinsel ve duygusal yorgunluğa yol açan şiddetli bir stres durumunu tanımlar. Tükenmişlik sendromu genel halsizlik halinden çok daha ağır ve kötü bir ruhsal durumdur ve hem kişilerin kaygılarıyla başa çıkmalarını hem de günlük rutin işlerini yerine getirmelerini zorlaştırır.
Yaşadığımız çağda psikolojik ve duygusal rahatsızlıklar açısından böylesine artmasının başlıca sebebi, gündelik ilişkilerde ve çalışma yaşamında teknolojinin etkisiyle sosyo-ekonomik açıdan zaman kavramının dönüşüme uğraması ve bunun sonucunda hız-talep bir toplumsal yapılanmanın öne çıkmasıyla bireylerin günden güne daha çok baskı altına girmeleridir
Tükenmişlik sendromundan mustarip kişiler genellikle etrafındakilere faydalanabilecekleri veya verebilecekleri bir şeyleri kalmadığını hissederler ve hatta sabahları yataktan kalkmak bile istemeyebilirler. Yaşama karşı karamsar bir bakış açısı benimseyebilir ve sürekli kendilerini umutsuz, işe yaramaz hissedebilirler.
Tükenmişlik sendromu kendi kendine geçebilecek bir durum değildir. Uzun süre boyunca terapi alınmaması durumunda; depresyon, kalp hastalığı ve diyabet gibi ciddi fiziksel veya intihara kadar varabilecek psikolojik hastalıklara yol açabilir.
Tükenmişlik Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Tükenmişlik sendromu yaşayan kişilerde gözlemlenebilecek belirti ve semptomlar arasında öncelikle bitkinlik sıralanmaktadır.
Yorgun hissetme, bitkinlik, fiziksel olarak veyahut duygusal olarak bireyin kendini tükenmiş hissetmesi olarak tanımlanabilir. Bu sendromun fiziksel semptomları baş ağrısı(migren), karın ağrısı, iştahta artış veya düşüş ya da uykuda düzensizlik gibi değişiklikleri kapsayabilir. Tıpkı diğer stres türlerinde de olduğu gibi tükenmişlik sendromu da bireyin bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve bireyi soğuk algınlığı, grip ya da uykusuzluğa karşı daha kolay etkilenebilir hale getirir. Tükenmişlik ayrıca depresyon ve anksiyete gibi yaygın ruh sağlığı problemlerini yaşamasına da neden olabilir.
Aşırı yorgunluk ve enerjisizlik en sık rastlanan durumlardan biridir. Kalp çarpıntısı, midede şişkinlik görülebilir. Sık aralıklarla kabız olma veya hastalanmaya rastlanabilir. Uyku problemi, uyumakta ve uyumakta zorluk çekmede sık görülen belirtilerdendir. Solunum güçlüğü çekmek ve başta bacak ve sırt ağrısı olmak üzere yaygın bedensel ağrılar da gözlemlenir.
Tükenmişlik sendromu olan bireyler bunalmış hissetme eğilimindedirler. Bundan ötürü, sosyalleşmekten kaçınarak arkadaşlarına, kişilerin sosyal çevrelerine, çalışma alanındaki arkadaşları ve aile üyeleriyle olan bağlarını daha kolay kaybetmelerine ve kolaylıkla sinirlenmelerine neden olabilir. Bir iş toplantısına hazırlanmak, çocukları okula götürmek ve ev işlerine yönelmek gibi normal ve gündelik rutinlerde stres faktörleri ile başa çıkmak, özellikle bu işlerin planlandığı gibi gitmediğinde birey için aşılamayacak büyük bir engel gibi hissedilir ve algılanır. Tükenmişlik yaşayan bireyler, sorumluluklarından ve çevrelerindeki kişilerden kaçmak veya yalnız tatile çıkmak gibi kaçış fantezileri gerçekleştirmeyi isteyebilirler. Aşırı vakalarda, bazı birey duygusal acılarını uyuşturmanın bir yolu olarak uyuşturucuya, alkole veya aşırı yiyecek tüketimine yönelebilir
Tükenmişlik Sendromu Nasıl Anlaşılır? Aşamaları Nelerdir?
Tükenmişlik sendromu kavramını ilk olarak ele alan psikolog Herbert Freudenberger ile Gail North, Tükenmişlik Sendromunun farklı aşamaları olduğunu belirtmişlerdir.
Aşırı dürtü / Hırs tükenmişliği sendromunun ilk aşaması olarak ortaya çıkar. Genelde, yeni bir işe başlayan veya yeni bir göreve veya sorumluluğa üstlenen kişilerde yaygın olarak görülen çok fazla hırslanma kişiyi kısa sürede tükenmişlik sendromunda olmasına yol açabilir.
Çünkü bu hırs bireyi daha çok çalışmaya iteceği için, kişiyi ikinci aşamada kendisini daha fazla çalışmaya zorlar.
Kişinin kendisini olması gerektiğinden daha fazla çalışmaya zorlaması, bireyin üçüncü aşamada kendi ihtiyaçlarını göz ardı etmesi, yani düzenli uyku, beslenmek, sağlığına dikkat etmek gibi öz bakım adımlarını feda etmesine neden olur.
Dördüncü aşamada ise kişi, durumun kendi davranışlarından ve kendisine çok yük bindirerek çalıştığından kaynaklandığını düşünmek yerine, sorunun patronundan, yapılan işin veya bakılan kişinin taleplerinden ya da iş arkadaşlarından kaynaklandığını düşünmeye başlar.
Kişi beşinci aşamadaysa sorumluluğu veya işiyle ilgili olmayan ihtiyaçları için zaman ayırmayı bırakır. Sosyal hayatından, ailesinden ve arkadaşlarından uzaklaşmaya ve izole olmaya başlar. Bu bireyler için sosyal davetlere, arkadaşlık faaliyetlerine, sinemaya, tiyatroya, ilişki partneri ile dışarıda akşam yemeğine gitmek eğlenceli olmak yerine külfetli ve yapılmak istemeyen bir durum haline bürünür. Bu aşamada birey sosyal çevresinden; ailesinden ve arkadaşlarından uzaklaşarak, bu tür faaliyetlerden kaçınıp, izole olmasıyla başlar.
Altıncı aşamada kişinin çevresindeki insanlara karşı olan tahammülü azalır. Kişi kendi davranışlarının sorumluluğunu üstlenmek yerine başkalarını suçlar; onları yetersiz, sorumsuz ve yanlış olarak görür. Olay içindeki sorumluluğunu kabullenmez. Bu aşamada davranışlarda farklılıklar gözlemlenebilir tükenmişlik sendromuna uzanan bu yolda kişiler daha agresif hale gelebilir ve sebepsiz bir şekilde etrafındaki insanlara sözlü veyahut fiziksel şekilde saldırabilirler.
Sonraki aşamada kişiler duyarsızlaşarak kendisini hayatından ve yaşamını kontrol etme becerisinden kopuk hissettiğini söyleyebilir.
Daha sonraki aşamada ise bireyler, içinde boşluk ya da kaygı hisleri taşır. Bireylerin bu aşamadaki boşluk ya da kaygı duygusuyla başa çıkmak amacıyla madde veya alkol kullanımı gibi yüksek uyarıcı veya kumar/iddia oynama aşırı yemek yeme gibi heyecan arayışına girebildikleri gözlemlenmiştir.
Tükenmişlik sendromunun bir sonraki aşamasındaysa kişi depresyona girer, hayat birey için artık anlam ifade etmez ve birey kendisini umutsuz bir durumun içinde hissetmeye başlar.
Tükenmişlik sendromunun son aşamasında ise ruhsal veya fiziksel çöküş tüm haliyle başlar. Bu durum bireyin özellikle zorluklarla başa çıkma becerisini etkiler. Bu aşamada ise bir ruh sağlığı uzmanından yardım alması gereklidir.
Tükenmişlik Sendromu Nasıl Önlenir?
Gündelik yaşamda kaygıdan kaçınmak neredeyse imkânsız halde olabilir, ancak tükenmişlik sendromunu önlemek mümkündür. Bunun için yapılması gereken birtakım adımlar, kaygının ve stresin tükenmişlik sendromuna evrilmesini engelleyebilir. Bu konuda hem bireylere ve çevresindekilere insanlara bir takım görev düşmektedir. Tükenmişliğin önlemesinde öncelikle tükenmişlik belirtilerinin bilinmesi ve anlaşılması ve bireyin kendi üzerinde yaşadığı durumu erken tanımasını ve çözüm arama istediğinin olması ve bunun için çabalaması çok önemlidir. Bu kişiler işle ilgili gerçekçi hedef ve beklentiler içinde olmalıdırlar.
Tükenmişlik Nasıl Önlenir?
- İş zamanı ve boş/hobi zamanı arasındaki ayrımın farkındalığında olması,
- “Hayır!” diyebilme beceresine sahip olabilme,
- İşle ilgili sorumlulukların net bir biçimde farkında olabilme,
- Kendi yaptığı işi anlamlı ve yeterli olarak görebilme,
- Ev, aile, arkadaşlık/ sosyal ilişkilerinin iyi olması,
- İşin işte kalması, işi eve veyahut hayatının tüm noktalarına sokmamasının bilincinde olma,
- Kişinin kendi sınırlarının farkında olması,
- Uzmanlığın idamesi
Tükenmişlik Sendromunun Tedavisi
Tükenmişlik sebepleri ve sonuçları bireysel olarak değerlendirilmelidir. Tedavide bir danışanın uyku düzeninin normale dönmesi için genellikle birkaç gün ve geceye ihtiyaç vardır. İşlevsel kapasiteyi yıpratan ciddi yorgunluklarda, 2-3 haftalık izine ihtiyaç duyulur.
Depresyonun ortaya çıkışı halinde, daha uzun bir zamana gereksinim vardır çünkü bu olguların ortadan kalkması için ihtiyaç duyulan süreden daha fazlasına işlevsel kapasitenin tekrar geri kazanımı için gerekli ve önemlidir. Danışanla düzenli randevular ayarlanmalıdır.
Eğer danışanın tükenmişliğinde psikiyatrik veya somatik bir semptom yok ise ve işten uzaklaşmaya ihtiyacı varsa, çözüm izinden ziyade iş yükünün azaltılması yahut görevleri, sorumlulukları yeniden düzenlenmelidir.
Tedavi bireysel olarak planlanır ve örneğin stres-kaygı yönetimi, ilaç tedavisi veya psikoterapiyi de içerebilir. Uyku düzeni çok önemlidir. Depresyon gibi ruhsal problemler aktif bir şekilde terapiyle çözümlenmelidir. Danışanın kendi yaşam koşullarına ayak uydurmasının da önemli olduğu göz önünde bulunmalıdır. Duruma rağmen halen 1-2 ay içerisinde dikkate değer bir ilerleme yoksa ve teşhis belirsizse, danışan psikiyatrik değerlendirmeye yönlendirilmelidir.
Yazar: Büşra ERTAŞ